"Sen sadece şanssızlıkları üzerine çekiyorsun, Bayan Mitchell, bense günahların mıknatısıyım."
Yazar: Sylvain Reynard
Yayıncı: Optimum Kitap
Yayın Tarihi: Ekim 2012
Sayfa Sayısı: 654
Seri Adı: Gabriel'in Cehennemi
Tür: Romantizm, Yetişkin
Hayli muammalı ve son derece seksi bir adam olan Profesör Emerson, gündüzleri saygın bir Dante uzmanı olarak yaşamını sürdürür, ama gecelerini hiç çekingenlik içermeyen bir cinsel zevke ayırır. Ün salmış yakışıklılığını ve üst düzey cazibesini kullanarak her hevesini tatmin etmeyi başarır, ama için için de karanlık geçmişinden ötürü acı çekmekte, tüm bağışlanma umutlarını yitirmiş olduğuna derinden derine inanmaktadır.
Masum güzel Julia Mitchell, sınıfına lisansüstü öğrencisi olarak yazılınca, cazibesi ve Julia'yla olan esrarengiz bağlantısı yüzünden Profesörün hem kariyeri tehlikeye girecek, hem de hayatında geçmişiyle bugününü karşı karşıya getiren bir olaylar dizisi başlamış olacaktır.
Gabrielin Cehennemi, yasak aşk, baştan çıkarma ve ruhsal bağışlanma gibi alanları yoklayan ilginç, sürükleyici, vahşicesine ihtiras dolu bir yolculukta, bir erkeğin kendi kişisel cehenneminden kurtulup imkânsız sandığı şeye, bağışlanmaya ve mutluluğa ulaşmasının öyküsüdür.
Dante ile Beatrice'in büyük aşkının reenkarne olmuş halini yaşıyor karakterlerimiz. Seneler önce Julia, Gabriel ile tanıştığında daha o gün sonsuza kadar onu seveceğini anlamıştır. Gabriel ona Beatrice dediğinde onun gibi bir Dante uzmanı olmaya karar verir ve bu konuda master öğrencisi olur. Ancak gittiği üniversite Gabriel'in öğretim görevlisi olduğu üniversitedir ve Julia'nın en önemli derslerine o giriyordur. Julia onu seneler sonra yeniden göreceği için ne kadar heyecanlı olsa da Gabriel onu hatırlamayınca her şey değişir. Gabriel daha kızı ilk gördüğü anda ondan uzak durması gerektiğini biliyordur. Ancak ne kadar uğraşırsa uğraşsın kız kardeşinin en yakın arkadaşı olduğunu öğrendiği bu kızdan uzak duramaz. Julia'ya kötü davranır, fakirliği için onu suçlar, bakire diye aşağılar... Ama her seferinde yaptığı eşekliğin farkına varır ve düzeltmek için bir şeyler yapmadan duramaz. Peki kız neden bu kadar çok sinirlerini bozuyordur? Neden bu kadar tanıdık geliyordur?
Yurtdışında Twilight fanficleri ile başlayan erotik romans furyasının ülkemize de gelmesi ile tüm yayınevleri bu tür kitaplar çıkarır oldu. Gabriel'in Cehennemi'nin belki de en büyük talihsizliği bu tür ile pazarlanması. Okuyanlar bilir ama okumayan için söyleyeyim; kitap AŞK ROMANI. Erotizm falan yok ve olmaması da iyi olmuş. Çünkü kitapta çok güzel bir aşk hikayesi var. Hatta arka kapağında Yetişkinler İçindir yazmamasına rağmen pek çok aşk romanında bundan çok daha fazla cinsellik olduğunu söyleyebilirim. Optimum'un bu yanlış pazarlama tekniği kitaba olan beklentileri o kadar çok etkiliyor ki. Örneğin erotik roman değil sadece aşk romanı okumak isteyenler kitabın arkasındaki yazıyı görüp almayabiliyor ya da erotik roman okumak isteyenler beklediğini bulamayıp kitaptan sıkılabiliyor. Erotik romans delisi falan olduğumdan değil ama bendeki durum ikincisiydi.
Kitaptan beklentiniz dediğim gibi cinsellik olmamalı. Yoksa tüm kitap o sahnelerin gelmesini boş boş beklersiniz. Kitabın belkide en büyük spoilerı da zaten "Sonunda bir şey oluyor mu?" sorusuna vereceğiniz yanıt oluyor =D Diğer yandan destansı bir aşk var kitapta. Başlangıcı bir kaç yıl değil yüzyıllar öncesine dayanıyor. Hem güzel hem de hüzünlü bir hikaye. Çünkü Dante ve Beatrice birbirini sevse de asla beraber olma şansı bulamamış. Belki de farklı bedenlerde, belki de farklı bir yüzyılda bu şansı yakalıyorlar ve tüm engellere rağmen birlikte olmanın yollarını arıyorlar... Yani umarım öyledir xD Yoksa diğer olasılık karakterler kafayı Dante ile bozmuş xD
Yine kısa kısa karakterlere bir göz atalım:
Gabriel, sabahları egoist ve huysuz bir profesör (evet 33 yaşında ve profesör) geceleri ise ahlaksız ve kural bilmeyen bir çapkındır. Julia'nın Beatrice olduğunu öğrendiği anda ona olan aşkından 180 derece döner ve bambaşka biri olur. Bana yazarın kadın olduğu izlenimini veren detaylardan birisi buydu. Yazar Gabriel'i önce nefret edilesi bir karakter olarak gösterirken sonrasında her kadının arzulayacağı, her şeyi doğru yapan bir erkeğe dönüştürüyor.
Julia ise tam bir melek. Herkes için en iyisini düşünen, mütevazi bir karakter. İki karakter arasındaki uçurumu fark etmişsinizdir. Belki de yazar melek ile şeytan olarak göstermek istiyor karakterlerimizi. Zaten Gabriel, Julia ile ilgillenen tüm erkeklere melekbozan lakabını takıyor.
Paul, Julia'nın üniversitedeki en iyi arkadaşı. Ayrıca Gabriel'in asistanı ve Julia'dan hoşlanıyor. İyi bir karakter ve Julia'ya çok değer verdiğini tüm kitap boyunca görebiliyorsunuz. Onun için tüm kötülüklere göğüs germeye razı hatta kızı Gabriel'in gazabından korumak için elinden geleni yapıyor. (Ah bilse o ikisinin neler karıştırdığını =P )
Gabriel'in üvey kız kardeşi Rachel, samimi ve dost canlısı bir karakter. Belki de kitapta en çok Rachel'ı sevdim. Gabriel ile Julia'nın arasını yapmak, herkese yardımcı olmak ve ölen annesinin yerine aileyi birlikte tutmak için didinip duruyor kitap boyunca. Ailenin diğer üyelerinde çok fazla detaya girmemiş yazarımız. Umuyorum serinin devamında onları daha iyi tanıyabiliriz.
Gabriel'in eski vukuatları adı altında topladığım bir kaç kadın da kitapta ismi geçen karakterler arasında ancak onlar hakkında ilk kitap için söylenecek pek bir şey yok. Bu nedenle bu karakterleri atlıyorum.
Çevirmen hakkında da bir kaç laf etmeden duramayacağım. Eminim çok tecrübeli bir çevirmendir. Ancak bu kitap için uygun olmadığını düşünüyorum. Bu tür kitaplar aslında yetişkin kadınlara hitap ediyor. Ancak ülkemizde gençler de bu tür kitapları okumak istiyor ve çevirmenin hayli eski Türkçesi bu konuda biz gençlere pek yardımcı olmuyor. Pek çok yerde ne demek istediğine çok kafa patlatıp ingilizcesine baktım. Sadece eski Türkçe kullanması değil aslında yanlış kelime seçimleri yapması ve cümle kurması da bunda etkili olmuş. Herkes ditmek kelimesine takmış belki ama beni rahatsız eden kelimeler daha çok bereket versin, jimnastik papucu (aslında her çeşit papuç) gibi Türkçemizde artık aynı anlamda kullanılmayan ya da aynı anlama gelse dahi yaygın olmayan sözlerdi. Her cümlenin sonunda ya da başında "neyseki" yerine "bereket versin" sözünü görmek bir yerden sonra hayli sinir bozucu olabiliyor. Sanıyorum ikinci kitapta bu sorunlar aşılmış ve kitap daha günümüze uygun bir çeviri ile çıkartılmış.
Benim için bir kitabın sonu çok önemlidir. İyi düşünülmeli ve açık olmalıdır. Kitabın en sonunda yazar iki aşığın birleşmesini aktarıyor okuyucuya. Ya da aktaramıyor mu demeliyim. Çünkü bu kısımları okurken inanın hiçbir şey anlamadım. Ve en romantik olması gereken yerlerde öyle saçma sapan konuşmalar geçiyor ki kitabı duvara fırlatasım geldi. Sen beklet beklet okuyucuyu sonra böyle yap... Oldu mu böyle Sylvain? Hııı? Bu da yazarın yaşı hakkında aklıma "acaba genç mi" sorusunu getirdi. Kim bilir...?
Çeviriden 0.5, kitabın "harika!" sonundan 0.5 ve genel olarak beklentilerimi karşılamadığı için 1 puan kırıyorum. Seriye devam eder miyim bilmem ama bunun yakın tarihte olmayacağı kesin.
"Neden bazen -en azından yalnızca bazen- tüm kötülüklerin üstesinden sessizce gelmek mümkün olmasın? Belki de bazen iyilik, kötülüğün ne menem bir şey olduğunu göstermek için gereklidir."
Julia | Sayfa 165
Yazar Tanıtımı
Kanadalı yazar Sylvain Reynard, Rönesans sanat ve kültürüne ilgi duyan, Floransa kentine olan sevgisiyle öne çıkan bir yazardır.
Yazar, edebiyatın özellikle acı, cinsellik, aşk, inanç ve arınma gibi insanlık durumlarının yönlerini keşfetmeye yardımcı olmasıyla ilgilenmektedir. En sevdiği hikayeler, karakterin ya yeni ve heyecan verici bir yere fiziksel bir yolculuğu ya da kendi hakkında bir şeyler öğrendiği kişisel bir yolcuğu anlatan hikayelerdir.
Yazar ayrıca, sanat, mimari ve müzik gibi estetik unsurların bir hikayeyi anlatmakta ya da belirli bir karakterin özelliklerini aydınlatmakta nasıl kullanıldığıyla da ilgilenmektedir. Yazılarında, arınma, bağışlayıcılık ve iyiliğin dönüştürücü gücü temaları ile tüm bu unsurları birleştirmektedir.
Yazar, edebiyatın özellikle acı, cinsellik, aşk, inanç ve arınma gibi insanlık durumlarının yönlerini keşfetmeye yardımcı olmasıyla ilgilenmektedir. En sevdiği hikayeler, karakterin ya yeni ve heyecan verici bir yere fiziksel bir yolculuğu ya da kendi hakkında bir şeyler öğrendiği kişisel bir yolcuğu anlatan hikayelerdir.
Yazar ayrıca, sanat, mimari ve müzik gibi estetik unsurların bir hikayeyi anlatmakta ya da belirli bir karakterin özelliklerini aydınlatmakta nasıl kullanıldığıyla da ilgilenmektedir. Yazılarında, arınma, bağışlayıcılık ve iyiliğin dönüştürücü gücü temaları ile tüm bu unsurları birleştirmektedir.
1- 6 Ocak Tur Programı
metropolgunlugu.blogspot.com | Kitap Yorumu - Ön Okuma
thcodex.blogspot.com | Kitap Yorumu - Yazar Tanıtımı
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder