Yazar: J.A. Redmerski
Yayıncı: J.A. Redmerski (self publishing)
Yayın Tarihi: Haziran 2013
Sayfa Sayısı: 393
Dili: İngilizce
Seri Adı: In the Company of Killers
Dili: İngilizce
Seri Adı: In the Company of Killers
Tür: Yeni Yetişkin, Romantizm
Sarai, annesi tarafından kötü şöhretli bir uyuşturucu baronu ile yaşamak üzere Meksika’ya gönderildiğinde on dört yaşındaydı. Zaman içerisinde normal bir yaşamın nasıl olduğunu unutmuş olsa da, dokuz yıldır tutulduğu yerden kaçma umudunu hiçbir zaman yitirmemişti.
Victor, tıpkı Sarai gibi, çocukluğundan beri sadece ölüm ve şiddeti bilen, soğuk kanlı bir suikastçıydı. Victor, Sarai’nin tutulduğu yere kendisine verilen işin detayları ve ödemesini almak için geldiğinde, Sarai onu kaçmak için tek fırsatı olarak görür. Ancak işler planlandığı gibi gitmez ve Tucson’a dönebileceği bir ulaşım yolu bulmak yerine, kendini bir tehlikeli adamın ellerinden kurtulup, bir diğerine yakalanmış olarak bulur.
Kaçarken, Victor doğal içgüdülerinden sapar ve vicdanının sesine kulak vererek sonunda Sarai’ye yardım eder. İkili yakınlaştıkça, kendini Sarai’yi koruyabilmek uğruna her şeyini feda etmeye hazır bulur; herkes gibi Sarai’yi ölü isteyen sadık ağabeyi Niklas da dahil.
Victor ve Sarai birbirlerine güvenmeye başladıkça, farklılıkları yavaş yavaş azalırken, aralarındaki beklenmedik çekim giderek artmaktadır. Fakat Sarai’nin farkında olmadan Victor’un üzerindeki kontrolü, onun ölümüne neden olabilecekken, Victor’un zalim yetenekleri ve tecrübesi onu kurtarmaya yetmeyebilir.
Bu onların hikayesi…
Tanıtım çevirisi Tuğçe'nin Kitaplığı'na aittir.
Kasım ayında Ephesus Yayınları'ndan çıkacak olan The Edge of Never romanının yazarı J.A. Redmerski yeni seri ile karşımızda. In the Company Killers serisinin ilk kitabı Killing Sarai, okurlardan yine tam not almayı başarıyor. Ehhh hakkı da. TEoN'ı okumamış birisi olarak beni bile hayranları arasına eklemeyi başardı yazarımız. Kitabın yayın hakları TEoN'da olduğu gibi Ephesus'ta. Çok fazla beklemeden Türkçe'sine kavuşmayı diliyor ve kitap hakkındaki yorumuma geçiyorum.
14 yaşında annesinin ihanetine uğradı, sevmediği bir adamla ilişkiye girmek zorunda bırakıldı, uyuşturucunun, fuhuşun, şiddetin ve bütün diğer pisliklerin göbeğinde yaşamak zorunda kaldı. Sarai ile tanışın. O böyle bir hayat için fazla masum, güçlü ve çekici bir genç kadın. Aradan geçen 9 yıl boyunca oradan kaçacağı günün hayalini kurdu ve umudunu hiç yitirmedi. Sonra bir gün bir Amerikalı tüm hayatını değiştirdi... Killing Sarai, 9 yıllık bir yaşam mücadelesini anlatıyor. Pisliğin içine batıp da her şeye rağmen masum kalmak mümkün mü?
Sarai ne yapıp edip kaçmanın bir yolunu buluyor ama uyuşturucu baronundan kaçıp acımasız bir kiralık katile güvenebilir mi? Adam kızı önce geri götürmeye çalışıp sonra kullanmaya karar veriyor. İşte tam da buralarda sinir oldum Victor'a! Tamam yakışıklısın, seksisin ve işinde çok iyisin falan da bu odunluk niye! (Hep "benim dünyamda aşka yer yok" havaları..) Duygusuz herif! Kitabın ortalarında hikaye başka bir boyuta geçiyor. İkili birbirini daha iyi tanıdıkça aralarındaki benzerlikleri fark ediyor ve yavaş yavaş büyük bir aşkın ilk tohumları atılıyor. Ancak ikilinin yakınlaşması hayatlarını iyiden iyiye tehlikeye atıyor. Victor haklı: Bu dünyada aşka yer yok!
İngilizce kitap okumayalı yıllar olduğu düşünülürse kitabı okumakta zorlanacağımı düşünmüştüm ama beklediğim gibi olmadı. Başlarda az biraz sıkılsam da sonrasında soluksuz okudum ve etkisini uzun süre üstümden atamadım. Sıkılmamın nedeni de sanırım kitabın ilk yarısında pek aşk meşk olmamasından kaynaklanıyordu. Kitabın ortalarından itibaren yazarımız okuyucusunu bu konuda da hayal kırıklığına uğratmıyor. Sarai bir yerden sonra Victor'a tutulup özgür olma hevesini bir kenara bırakıyor. Stockholm Sendromu mu dersiniz, kurtarıcısına aşık olduğunu mu düşünürsünüz bilmem! Gerçi her suikastçı Victor gibi olsa bu durumu garipsemezdik =P Adam taş! Pek çok okuyucu gibi ben de Victor'u gözümde Michael Fassbender olarak hayal ettim. Ehh adam hem Alman hem de çok yakışıklı ^(#`∀´)_Ψ
Emin olduğum tek şey Victor sayesinde hayatta olduğum. Victor sayesinde Tucson'daki evimdeyim. Victor sayesinde seçmediğim bir hayattan özgürlüğüme kavuştum.
Soğuk kanlı bir kiralık katil olsun ya da olmasın, o hayatımı kurtardı.
Sarai
Yazarın anlatımı akıcı ve tarzı da beni etkiledi. Ayrıca aksiyonu boldu. Tam benlik! Kitabı hem esas kızın hem de esas oğlanın gözünden anlatmış. Bu da kitabın en büyük artılarından biri. Çünkü Victor karakteri başlarda azıcık (!) uyuz. Öyle ki nefret ettim karakterden. Kıza az çektirmedi pislik ヽ(#゚Д゚)ノ┌┛Ancak bir yerden sonra bazı olayları onun gözünden okuyunca düşündüğüm gibi birisi olmadığını anladım. Keşke her yazar böyle yapsa *-* Sarai'ye ise hayran kaldım. Çok zor bir hayatı olmuş. Buna rağmen güçlü bir kadın. Belki de onu bu denli güçlü yapan yaşadıklarıdır, bilmiyorum. Victor ile aralarında büyük benzerlikler var. İkisi de çocuk yaşta seçmedikleri bir hayatı yaşamak zorunda bırakılmış, sevdiklerinden koparılmış, birinin sevgisini kazanmak, sevmek nedir bilmiyorlar. Bu da onları yakınlaştıran en büyük etken aslında. Sevmeyi birlikte öğreniyorlar.
Serinin devam kitabı Reviving Izabel'in kapağı da geçenlerde yayınlandı. İlk kitabınkinden çok daha güzel! Hem renkler hem de kapak modeli beni etkiledi. Çıkar çıkmaz okumayı planlıyorum.
In the Company of Killers serisinin film hakları alınır mı bilmem ama film olmaya çok uygun olduğunu söyleyebilirim. Hatta çıkarsa kesin izlerim *-* Hatta hatta hayalimdeki oyuncular oynasa keşke (çok şey isteyen blogger). The Edge of Never'ın film haklarının ne kadar çabuk alındığı düşünülürse benim umudum var...
Arada yine böyle çılgınlıklar yapıp İngilizce kitap okuyabilirim. Umarım kitap ilginizi çekmiştir ve okuyamadığınız için sövüyorsunuzdur muhahahahahaa =P
Offf! Merakımı iyice coşturdun. Lanet blogger >.<
YanıtlaSilListene ekleyiver yaa senin için ne ki =P
YanıtlaSilMichael Fassbender'ın uymadığı bir rol,yakışmayacağı bir karakter yok mu tanrım.... Eline sağlık Gizeeem :D
YanıtlaSilAdamın her türlü sert erkek rolüne uyma özelliği var biz zavallı kızlar ne yapalım. He's sexy and he knows it =P
YanıtlaSilOkuyaca'm ama sırf senin depreştirdiğin merak yüzünden. Lan Tuğçe abla bile o kadar etkilemedi. :D
YanıtlaSilOnun vicdanı var =P Ben hiç acımıyorum muhahahahahaa ^(#`∀´)_Ψ
YanıtlaSilO da çok söyledi ama ben açıkçası kapaktaki kızı hintli/mısırlı hatunlara benzettiğimden elim gitmedi de siz böyle face'de dahil bir akın edince :D
YanıtlaSilOku oku!!!!
YanıtlaSilGuzel demistim, inanmamak icin pey cabaladin gerci, ama yola geldin neyse ;)
YanıtlaSilYok öyle bişey! Ne zaman inanmadım hııı hııı söyle =P
YanıtlaSil