11 Kasım 2012

Ruhsuz - Jodi Meadows


Kitap: Ruhsuz
Yazarlar: Jodi Meadows
Yayıncı: DEX
Tarihi: Ağustos 2012
Sayfa Sayısı: 341
Tür: Fantastik, Genç Yetişkin, Romantizm, Macera
Goodreads | Okuoku | D&R
Bundan önceki yaşamında kimdin?

Binlerce yıldır, Sınır'da milyonlarca ruh yeniden, yeniden dünyaya geldi, her bir yeni yaşamda da geçmiş yaşamlarındaki anılarını ve deneyimlerini beraberinde getirdi. Ana ise bir Yeniruh: yani Ana doğduğunda bir başka ruh yok oldu. Kimse bunun sebebini bilmiyor ve bu, bir felaketin habercisi olabilir.

Ana'nın bir Yeniruh olmasından rahatsız olmayanlar da var.

Bunlardan biri olan Sam, yalnızca bir kez yaşayabilecek bir ruhu sevebilecek mi? Peki Ana'nın düşmanları, insanlar ve yaratıklar, onların birlikte olmalarına izin verecek mi?

Ana, varoluş sebebini açığa çıkarmak zorunda. Fakat onun bu arayışı, reenkarne olup olamayacağını öğrenmek için gittiği Kalp şehrini ve reenkarnasyon yasalarını sonsuza dek yok edebilir.

Doğduğu gün herkesi şaşırttı, ve bir ruhun ölümüne neden oldu. Babası kaçtı, annesi ona hep kötü davrandı. Herkes onu parmakla gösteriyor, ve ona Ruhsuz diyor. Ama Ana ruhsuz değil. Ruhu olmasa müziği bu kadar çok sevebilir mi? Üzülebilir mi? Aşık olabilir mi? Ama ona kimse inanmıyor. Sam dışında... Ana, 18 yaşına geldiği gün evden ayrılmaya ve ruhların şehri Kalp'e gitmeye karar verir. Ancak annesi ona bozuk pusula verdiğinde ters yola gider ve bir su perisiyle karşılaşır. Yaşamak için tek seçeneği vardır: KAÇMAK. Ama Ana yanlış yola sapmıştır ve ya su perisinin onu yakarak öldürmesine izin verecektir ya da buz gibi soğuk göle atlayıp boğularak ölecektir. Ana seçimini gölden yana kullandığında o civarlarda olan Sam adında birisi tarafından kurtarılır. O günden sonra Ana için her şey değişecek, sevmeyi, sevilmeyi, takdir edilmeyi öğrenecektir. Ana ruhsuz değildir, ve neden doğduğunu öğrenebilmek ve ruhsuz olmadığını diğerlerine kanıtlamak için Sam ile birlikte elinden gelen her şeyi yapacaktır.

Eveeet gelelim pembiş kapaklı kitabımız hakkındaki yorumuma =) Sadece kapağıyla bile pek çok okuyucunun merakını kazanan Yeniruh serisinin ilk kitabı Ruhsuz, fantastik bir dünyaya çağırıyor bizleri. Yazar, reenkarnasyonu farklı bir bakış açısıyla yorumlamış ve ortaya çok ilginç bir hikaye çıkmış.

Ruhların bedenleri öldükçe yeniden hayata gelmesi çok ilginçti. Küçük bir bebek konuşmaya ilk başladığında "anne", "baba", "agu" gibi şeyler demesini beklerken 5000. yaşında birisi gibi konuştuğunu düşünmek bana göre çok eğlenceliydi. Sanırım reenkarnasyon hakkında tek beğenmediğim şey farklı cinsiyetlerde de doğabilmeleriydi. Her ne kadar yazar aşkın bedensel değil ruhsal olduğunu vurgulamak istese de keşke hep aynı cinsiyette doğsalarmış. 

Yazarın karakterleri yeterince tanıtamadığını düşünüyorum. Daha çok Ana ve Sam arasında gidip geliyor konu. Ki bu da kitabı birazcık sıkıcı bir hale getirmiş. -SPOILER Başlar- Örneğin Ana Kalp'teyken pek çok ruhtan dersler alması gerekirken yazar sadece Sam'den aldığı müzik derslerini ve Stef'den aldığı dans derslerini (ki bu derslerde de Sam vardı) anlatmış. Ben Ana'yı ekmek yaparken ya da resim yaparken de görmek isterdim (artık kimden ne dersleri aldıysa). -SPOILER Biter-

Kitapta sadece 5000. yaşında ruhlar yok. Ejderhalar, su perileri, yaşayan bir tapınak ve bir tanrı da var. Yazar, ruhların 5000. yıllık düşmanı bu ilginç yaratıklara çok fazla değinmemiş. "Bu yaratıklar neden böyleler", "neden bunları yapıyorlar" gibi sorular cevapsız kalmış şimdilik. Umuyorum ikinci kitapta bu soruların cevaplarını öğrenebiliriz. Kitapta ayrıca, ruhların tanrıya olan inancı, tanrının iyi olup olmadığı da sorgulanmış.

Yazar beden kavramını bize unutturmaya, olaylara sadece ruh kavramına göre bakmamızı sağlamaya çalışmış. Ve bu çabalarını ilk önce Ana üzerinde denemiş. Ana uzun süre Sam'e olan aşkının fiziksel mi yoksa ruhsal mı olduğunu anlamakta zorlanıyor mesela. Ya da 5000. yıl boyunca her seferinde aynı kişileri seven ruhların ne kadar büyük bir bağla birbirine bağlandığını biz de Ana ile birlikte öğreniyoruz. Ayrıca Ana'nın birbirini 5000 yıldır tanıyan ruhlar arasında nasıl bir mücadele verdiğini görüyor, onlara bir yandan kendini kabul ettirmeye çalışırken diğer yandan bu dünyaya alışma çabalarına tanık oluyoruz. Ruhların ona taktığı ruhsuz lakabına rağmen o, kendisinin diğer herkes gibi bir ruhu olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Kitabın sanırım beni en çok etkileyen kısımları bunlardı.

Kısacası ilk 150 sayfada biraz sıkılsam da genel anlamda kitabı sevdim. Serinin devamını merakla bekliyorum...


3 yorum :

  1. Ben kitabı yarım bırakmak zorunda kaldım. Seninde söylediğin gibi Sam ve Ana arasında bütün olay gelişiyor. Biraz sıkıcı buldum. Bilemiyorum devam etmeli miyim sence?

    YanıtlaSil
  2. Dediğim gibi bi 150 sayfa sabredersen biraz güzelleşiyor =) Ama okumasan da bir şey kaçırmazsın xD O kadar almışsın oku yine de xD

    YanıtlaSil
  3. ya ortalarındayım kitabın ama yine başlayıp başlayıp bırakıyorum. Senin yorumundan sonra sanırım tekrar başlıycam :D

    YanıtlaSil