12 Nisan 2013

[Blog Tur] Yıldız Geçidi - Josephine Angelini | Tanıtım Videoları + Kapaklar


Kaderin tarih boyunca tekrar ettiği büyük trajedi...



Kitap: Yıldız Geçidi
Orjinal Adı: Starcrossed
Yazar: Josephine Angelini
Yayıncı: Altın
Yayın Tarihi: Mart 2013
Sayfa Sayısı: 455
Seri Adı: Yıldız Geçidi
Tür: Fantastik, Romantizm, Genç-Yetişkin
Goodreads | Okuoku | D&R

Puanım: 


Yıldızlara yazılmış bir aşk...
Antik Yunanda başlayan bir kan davası... Tanrıların bile yok edemeyeceği bir lanet...

Helen Hamilton on altı yaşına dek farklı biri olduğunu herkesten gizlemişti. Gözlerden ırak küçük Nantucket Adasında bunu başarmak kolay bir iş değildi ve gün geçtikçe de zorlaşıyordu. Geceleri, çölde umutsuzca dolaştığını gördüğü kâbuslardan susuzluktan yanarak uyandığında, çarşafları kum ve tozla kirlenmiş buluyor, üç yaşlı kadının kanlı gözyaşları döktüğü halüsinasyonlar ise hiçbir yerde peşini bırakmıyordu.

Yolları ilk kez Lucas Delos'la kesiştiğinde, ne kaderin tüm tarih boyunca ısrarla tekrar ettiği büyük bir trajedide başrolü oynayacaklarından haberi vardı ne de bazı mitlerin sadece efsaneden ibaret olmadıklarından. Bundan sonra ne yapması gerektiğini ve kendisini Lucas'la bir araya getiren kaderi yıkmaya çalışan yarı tanrısal güçlerle nasıl baş edeceğini çok iyi biliyordu. Çünkü o tanrıların soyundandı ve bu dünyada yalnız değildi.

Kitap hakkındaki yorumuma geçmeden önce size kitapta en çok ilgimi çeken mitolojik karakterleri yani Erinyaları anlatmak istiyorum.

Erinyalar diğer adıyla intikam tanrıçaları, Yunan Mitolojisi'ne göre tarihin en eski tanrılarıdır. Erinyalar, ahlak kanunlarını temsil eder ve özellikle aile veya klan cinayetleri işleyenleri merhametsizce cezalandırır.   Kanatları olan, korkunç bakışlı, yaşlı ve ufak tefek, kan ağlayan ve çığlıklar atan bu üç tanrıçanın adları Megaira, Alekto, Teisiphone'dur.

Kitapta Erinyalar farklı ailelerden gelen yarı tanrıların karşılaşmasıyla ortaya çıkıp birbirlerinden nefret etmelerine hatta öldürmek istemelerine sebep olmaktadır. Erinyaları bir kez gördükten sonra onlardan kurtulmak neredeyse imkansızdır. İki düşmandan birinin diğerini öldürüp bir nevi kan davasında üzerine düşeni yapması gerekir. Bundan sonra ise cinayeti işleyenin başından Erinyalar eksik olmaz ve o da öldürülene kadar düşmanlarını bir şekilde ona yönlendirirler. Erinyaların zoruyla süren bu kan davası ortada farklı ailelerden kimse kalmayana kadar devam edecektir.


Bu kitapta sadece Erinyalar yok. İlyada ve Odysseia destanını da anlatmış yazarımız. Truva Savaşını ve Helen ile Paris'in aşkını hepiniz bilirsiniz. Sparta Kralı Menelaos'un karısı güzeller güzeli Helen ve Truva'lı Paris birbirlerine aşık olur ve Paris Helen'i kaçırır. Helen öyle güzeldir ki onu geri isteyen Sparta Kralı Truva'ya savaş açar ve bu savaş 10 yıl sürer.

Yunan Mitolojisi hakkında çoğu şeyi bildiğimi sanırdım. Hatta yıllarca hobi olarak mitler hakkında pek çok kitap okudum ancak Erinyalarla daha önceden karşılaşmamıştım. O kadar korkunç ve bir o kadar ilginç yaratıklar ki hayran oldum! Truva Savaşının anlatıldığı İlyada ve Odysseia destanlarını ve Erinyaları böyle ilginç bir şekilde günümüze uyarladığı için yazarı tebrik etmek lazım. Kitabın konusu gerçekten çok güzel.


İki düşman ailenin birbirine aşık çocukları ile tanışın: Helen adaya yeni taşınan ailenin haberini aldığı andan itibaren daha hiç tanışmadığı bu insanlara karşı büyük bir nefret duymaya başlar. Ailenin yakışıklı oğlu Lucas Delos ile lisede karşılaştığı anda ise içi onu öldürme isteği ile dolar ve hiç düşünmeden oğlanın üstüne atlayıp onu boğmaya çalışır. İkiliyi birbirlerinden ayırsalar ve Helen'in bu davranışını havalara yorsalar da işin aslı hiç öyle değildir. Helen'in peşine Erinyalar takılmıştır ve onlardan kurtulmanın tek yolu başta Lucas olmak üzere tüm Delos ailesinden kurtulmaktır.

Nefretle başlayan büyük bir aşkı anlatan Yıldız Geçidi, hayli ilginç konusu ile okuyucuyu etkilemeyi başarıyor. Tarihin tekerrür ettiği ve bu aşkın hep kötü sonuçlar doğurduğu hikayemizde Helen ve Lucas'ın kaderi alt edip edemeyeceğini ise kitabı okuduğunuzda anlayabileceksiniz.

"Seninle birlikte olmanın ne kadar zor olduğu umurumda bile değil. Seni görememek çok daha kötü."
Helen | Sayfa 357

Yazarın yarattığı karakterleri sevdim. Arada yanlış kararlar alıp saç baş yoldurttukları bir gerçek ama hiçbiri salak değildi neyse ki! En sevdiğim karakter ise Hector oldu. Çok şirin bir o kadar da fevri bir karakter. Zavallıcığıma kitap boyunca gelen vurdu giden vurdu. Özellikle Lucas'tan yediği dayakların haddi hesabı yok =D

Konu Hector'un yediği dayaklardan açılmışken çok güldüğüm bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istedim. Helen'in cep telefonu Hector yüzünden bozulur ve Lucas Hector'a zorla telefon aldırmaya karar verir:

"O meşhur 'Hector beni boğmaya çalıştı ve bunu yaparken cep telefonumu mahvetti' olayında Lucas yeni tamamlanmış arenada kuzenini bir güzel benzetmiş ve bir saat sonra dişsiz Hector, Helen'a pek çok özelliği olan yepyeni bir cep telefonu uzatmıştı."
Sayfa 318

Yazar bu süper ötesi konuyu kurgulamada ne yazık ki pek başarılı olamamış. Twilight serisini sevenler ve özellikle gençler için yine de gayet başarılı ve okunası bir kitap olduğunu söyleyebilirim ancak yazarın ilginç mitoloji uyarlamaları dışında kitap benim pek ilgimi çekmedi. Karakterlerde ve olayların akışında Twilight etkisini görmemek mümkün değil. Birisi bu kadına kitabı yazmadan önce Twilight mı okutmuş nedir o_O Keşke yazar kendi fikirlerini ön planda tutsa ve başka bir kitaptan bu kadar etkilenmeseymiş =( Diğer yandan yazarın üslubu muydu yoksa çeviriden miydi bilmiyorum (gerçi çeviriyi pek beğenmedim) ama kitabı okurken sıkıldığım yerler oldu. Ama bazen de öyle komik sahneler vardı ki beni gerçekten eğlendirmeyi başardı. Özellikle Hector'lu tüm sahneleri sevdim 

Kitapta sevmediğim diğer şey ise tabii ki kitabın sonu. Spoiler vermemek için detaya girmiyorum. Ancak serinin devam ettiğini ve hiçbir şey için geç olmadığını da unutmamak lazım. Konu beni çok etkilediği için seriyi okumaya devam edeceğimi söyleyebilirim.

Her şey bir yana hem çevirisiyle hem de kapak tasarımı ve kullanılan kalitesiz malzeme ile uzun zamandır beklediğim bu kitap bende büyük hayal kırıklığı yarattı. Ben ki kitabı okurken çok dikkat eden ve tek katlama izi bile yapmayan biriyimdir, kitabın daha yarısını okumadan haşatını çıkarttım. Kapak için kullanılan malzeme o kadar kalitesiz ki kenarlardaki renkler çıkmaya ve beyazları görünmeye başladı. Çektiğimiz fotolarda da görmüşsünüzdür zaten. Böyle şeylere dikkat ediyorsanız eğer siz sinir olmadan ben söyleyeyim dedim. Sorun sizde değil =P

Kitabı merak edenler için Altın Kitaplar desteğiyle yaptığımız çekiliş pazar gününe kadar devam ediyor. 5 kişi bu güzel kitabı kazanma şansı bulacak! Kaçırmayın derim ;) Pinuccia'nın Kitapları blogundaki çekilişe katılmak için tık!


Tanıtım Videoları

İlk tanıtım videosu ABD edisyonu için hazırlanmış. Bizdeki gibi "Yıldızlara yazılmış bir aşk... Antik Yunanda başlayan bir kan davası... Tanrıların bile yok edemeyeceği bir lanet..." sloganı ile okuyucunun ilgisini çekmeyi hedefleyen video pek de güzel olmamış bence.



Beni asıl etkileyen ve "Bunu okumalıyım!" dedirten ise İngiliz edisyonu için hazırlanan video. Her ne kadar Helen ve Lucas karakterlerini canlandıran oyuncular pek başarılı olmasa da sadece el ve kolların sevgiyi ve nefreti anlattığı sahnelere hayran kaldığımı söylemeliyim. Ayrıca "Kader onları bir araya getirdi, tanrılar ayıracak." sloganı da tam uymuş değil mi?


Kim demiş kitap tanıtımı için şarkı bestelenmez, klip çekilmez diye? DemiGoddess adlı rock müzik grubunun seslendirdiği Where do I Belong parçasını dinlemenizi öneririm. Ben çok beğendim *-*


Kapaklar







HarperTeen tarafından yayımlanan Amerikan edisyonunda kullanılan kapak. Bizim ve diğer bir çok ülkenin edisyonlarında da aynı kapağın farklı uyarlamalarını görmek mümkün.












Nedendir bilinmez videoda olduğu gibi kapakta da İngiliz edisyonunu çok daha başarılı buldum. Arka plandaki yıldırımlar kitabı okuduğunuzda size de çok uyumlu görünecektir.












Konu kapaklara gelince Almanların elinden çıkan kapak ve videoları anmamak olmaz. Yine farklı bir kapakla çıkıyorlar karşımıza. Bu edisyonun ciltli hali gerçekten çok hoş görünüyordu *-*













Son olarak da İspanyol edisyonu için hazırlanan kapaktan bahsedeyim. Bu kapağı konuyla pek uyumlu bulamadım. Helen sanki denizlerin hakimiymiş gibi bir havası var. Ancak yine de güzel bir kapak diyebilirim.







8-14 Nisan Tur Programı

08 Nisan pinucciasbooks.blogspot.com  |  Kitap Yorumu - Çekiliş
09 Nisan mirielenda.blogspot.com  |  Kitap Yorumu - Ön Okuma
10 Nisan raflarinarasindan.blogspot.com  |  Kitap Yorumu - Bunları Biliyor musunuz?
11 Nisan sssuigenerisss.blogspot.com |  Kitap Yorumu  -  Yazar Tanıtımı
12 Nisan thcodex.blogspot.com  |  Kitap Yorumu - Tanıtım Videoları + Kapaklar 

9 yorum :

  1. İngiliz edisyonun videosu ve Alman edisyonunun kapağı *-*...

    YanıtlaSil
  2. O.o O ilk video ssüper ya ! Ama nedense konusu çok karışık geldi kuzu.

    YanıtlaSil
  3. Almanlar bu işi biliyor =)

    YanıtlaSil
  4. Oha ilk videonun nesini beğendin o_O Hiç bi özelliği yok ki =) Konu hiç karışık değil. Bir yere kadar harika ötesiyken bir yerden sonra tıvaylayta bağlıyor T_T

    YanıtlaSil
  5. merhabalar blogumun ilk çekilişi var katılmaz mısın? http://myworldinthebooks.blogspot.com

    YanıtlaSil
  6. Bu tür beni takip et ya da çekilişime katıl gibi yazıları doğru bulmuyorum. İnsanlar zaten isterlerse gelir katılırlar. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  7. İngiliz edisyonu süper :) Hatta süper ötesi :)

    YanıtlaSil
  8. Videonun tanıtım tarzı hoşuma gitti xD Bu Alacakaranlık'a benzeme olayı zaten bezdirdi beni. İlallah be !

    YanıtlaSil
  9. Bence de *-* Gerçi serinin ikinci kapağını pek güzel yapamamışlar ama olsun =)

    YanıtlaSil