8 Eylül 2013

Tears of Tess - Pepper Winters

En olmadık yerlerde aşkı bulmanın, zorunluluğun büyüttüğü demirden bir iradenin ve yeterli olmayabilecek bir bağışlanmanın hikayesi.


Kitap: Tears of Tess
Türkçe Adı: Tess'in Gözyaşları
Yazar: Pepper Winters
Yayıncı: Pepper Winters (self publishing)
Yayın Tarihi: Eylül 2013
Sayfa Sayısı: 310
Tür: Yetişkin, Çağdaş Romantizm, Erotik, Bdsm
Goodreads | Amazon

Puanım:


“Hayatım eksiksizdi. Mutlu, tatmin edici, muntazam ve mükemmel. Sonra hepsi değişti. Satıldım.”

Tess Snow istediği her şeye sahiptir: son döneminden sonra gayrimenkul alanında bir kariyer, sevgi dolu bir erkek arkadaş ve imkanlarla dolu göz kamaştırıcı bir gelecek.

İkinci yıldönümlerinde Brax, romantik bir Meksika seyahati ile Tess’e sürpriz yapar. Kumlu plajlar, lezzetli kokteyller ve ruhlarını birbirine bağlayan seks, harika bir tatil için biçilmiş kaftandır. Tüm kalbiyle,bu tutku dolu haftayı beklerken Tess mutluluktan havalara uçmaktadır.

Ama bu toz pembe hayaller paramparça oldu.

Kaçırıldı. Uyuşturuldu. Çalındı. Tess karanlık ve dehşet dolu bir dünyanın içine sürüklendi.

Kurtarıcısı, sevgilisi , umudu ve geleceği olmadan kaçırılmış ve yalnız olan Tess, korkmuş bir genç kızdan ateşli bir savaşçıya dönüşür. Ama ne kadar güçlü olursa olsun, bu onu satılmış olmanın dehşetinden kurtaramaz.

Brax, Tess’i mahvolmadan önce bulabilir mi? Yoksa Tess’in yeni sahibi kızın hayatını tamamen değiştirecek mi?

Bu kitabın harika kapağına ilk görüşte aşık olduğumu ve sırf bu nedenle book blitz'e katıldığımı söylemiştim. Yazar blitz'e katılan tüm bloglara ARC yollayabileceğini duyurunca ben de istemiş bulundum. Pişman değilim!

Öncelikle yazarın yaptığı uyarıyı ben de yapayım. Kitabın üzerinde kocaman bir şekilde Dark yazıyor. Yanisi bu kitap romantik bir aşk romanı değil. Bol bol üzüleceğiniz hatta iğreneceğiniz sahneler olabilir. Kitabın türüne her ne kadar yeni yetişkin yazılmış olsa da bana göre yetişkin romanı. Bu nedenle özellikle bdsm, efendi-köle ilişkisi tarzı konular içeren, kadını obje gibi gösteren ve şiddet içeren kitapları sevmiyorsanız arkanıza bakmadan kaçın. Ben şahsen kitaba başlamadan önce feminist duygularımı bir sandığa kilitledim. Bu yazıyı yayınlamadan da oradan çıkartmayı düşünmüyorum.

Tess Snow, sevgilisi Brax ile Meksika'ya tatile gittiğinde ondan mutlusu yoktur. Tess ve Brax'in 2 yıllık birliktelikleri Tess için yeterince mükemmel değildir. Tess seks hayatlarına heyecan katmak istemekte, Brax ise bundan rahatsız olmaktadır. Tatilleri mutlu mesut geçerken bir gün Tess gittikleri bir mekandan kaçırılır. Zavallı kızımız Meksika'daki fuhuş çetelerinden birinin eline düşüverir. Dik başlılığı ile onları çileden çıkartmış ve kendisine dokunmalarını önlemiş olsa da satılmaktan kendini kurtaramaz. Ve böylece Tess'in Fransa'daki yeni hayatına yolculuğu başlar. Tess'in sahibi yakışıklı, seksi ve otoritenin vücut bulmuş hali olan Q'dur. Tess ona da boyun eğmez tabii ki. Bu da kendine "efendi" diyen ve Tess'i bir kadın değil de obje olarak gören Q'nun ilgisini çeker. Q için yeni bir amaç vardır artık: Tess'e boyun eğdirmek. Tess'in güçlü duruşu ve başkalarının onu kırma çabalarını sonuçsuz bırakışı Q ile Tess arasında efendi-köle ilişkisinden daha fazlasına dönüşmeye başladığında işler çıkmaza girer.

Tess'in sevgilisine fantezilerinden bahsedip istediği etkiyi alamaması ve buna üzülmesinin ardından kaçırılıp fantezinin kralı Q'ya satılması nasıl bir karmadır! Kızınki bal mı şanssızlık mı belli değil o.O Q zaten kıza dokunduğu anda aralarında büyük bir çekim oluşuyor. Tess tam da "acaba bende mi bir sorun var" derken arzunun ne demek olduğunu öğrenmeye ve gerçekte ne kadar seksi bir kadın olabileceğini görmeye başlıyor. Geçmişini bir kenara bırakan ve Q'nun köşkünde çalışan diğerleri ile arkadaşlık kuran Tess, yeni hayatına alışmaya başlasa da her tipik kadının yapacağı gibi Q'ya romantik duygular beslemeden edemiyor. Her seferinde ona böylesine hisler besleyip sonrasında ne duygusuz bir herif olduğunu anladığında yıkılıyor zavallıcık. 

“Sen benimsin. Seninle istediğimi yapabilirim. Seni giydirebilirim. Becerebilirim. Uzaklara gönderebilirim. Başkalarına ödünç verebilirim. Bana aitsin. Ve en sonunda bunun romantik, seksi ya da eğlenceli bir şey olmadığını anladın. Bu, kimsenin istemesi ya da arzulaması gereken bir şey değil. Sen bir esirsin.”
Beni sarstı. Başının ağrısı gözlerinden okunuyordu. “Efendin olarak görevim, seni hiçbir duygunun, umudun ya da rüyanın olmadığı bir duruma düşürmek. Sana başka bir adamı becermeni söylediğimde bana ne kadar süre diye soracaksın. Sana bir şey giymeni söylediğimde, sözümü hiçe sayarak onu lanet olası parçalarına ayırmayacaksın. O elbiseyi giyecek ve sana ne verirsem değerini bileceksin. Sen benimsin, esclave. Ve bu kahrolası bir mutlu son değil.”

Q gerçekten duygusuz mu yoksa geçmişinde yaşadıkları mı onu böyle olmaya itiyor bunları kitabı okuduğumuzda öğreniyoruz. Kadınların canını yakmayı sevmesinin ve onları kölesi gibi görmesinin altında yatan bir sebep var tabii. Kitabın sonunda Q'nun geçmişine yaptığımız yolculuk sayesinde aslında düşündüğümüz gibi birisi olmadığını anlıyoruz. Ne kadar sadist ve kontrol manyağı olsa da onun da duyguları olabildiğini görmek güzel 

Q, ellerini düzgün saçlarında gezdirerek homurdandı. “Cevap ver bana, esclave. Sahibin olmam bu kadar mı kötü?”

Kitapta bol bol Fransızca cümleler geçiyor. Fransızca'ya karşı bir ilgim hiçbir zaman olmamıştır ama şu kitaptan sonra Q'nun "esclave" deyişini bile duymak istedim hani =D Kulağa çok seksi geliyor ^(#`∀´)_Ψ

Q, bakışlarını dudaklarıma indirdi. “Je suis à toi.” Vahşi bir şey yüz hatlarını ateşledi; dudaklarını dudaklarıma bastırarak hızlıca öptü. “Bu, seninim demek.”

Tears of Tess, sevdiği tek insandan koparılıp fuhuş çetesi tarafından kaçırılan, taciz edilen, bir malmış gibi işaretlenen, tanımadığı bir adama satılıp tamamen onun buyruğuna bırakılan, istemediği şeyler yapmaya zorlanan ama her şeye rağmen güçlü kalabilen bir kadının hikayesini anlatıyor bize. Her ne kadar böyle karanlık bir hikayesi olsa da Tess'in gerçekte ne kadar kendi gibi olabildiğini ve özgürlüğün gerçek anlamını da sorguluyor. Tess'in güçlü duruşu ve boyun eğmeyişi aslında bir kadının tüm engellere nasıl da göğüs gelebileceğini gözler önüne seriyor. Kitabın sonlarına doğru yazar hiç beklemediğim bir şey yaptı ve beni resmen kitaba hayran bıraktı! Konunun başka bir boyuta geçmesi ve Q'nun duygularını keşfetmemiz de bu şekilde başlıyor. (neler olduğunu anlatamamak çok sinir bozucu bir şey -_- ) Bu haliyle ne kadar efendi-köle ilişkilerini anlatan kitaplardan pek hazzetmiyor olsam da bu kitabı gerçekten beğendim.

Peki neden puan kırdım? Kitap hoşuma gitti ama anlatım bana göre biraz ağırdı. Çok fazla betimleme olmasını bir kenara bırakıyorum yazar bazı şeyleri çok tekrarlamış. Kızın iç dünyası bir yerden sonra insanı sıkmaya başlıyor. Her an kendisiyle savaş halinde anladık ama "kırıldım kırılmadım" muhabbeti o kadar uzadı ki bana sıkıntı geldi. Sonuçta erotik bir romanı edebiymiş gibi göstermenin anlamı yok diye düşünüyorum.

Büyük bir organizasyon ve harika bir kapakla taaaa buralardan bizim bile dikkatimizi çektiği düşünülürse Türk yayıncılardan biri kitabın yayın haklarını alırsa hiç şaşmam. Hatta alınsın bence. Serinin devam kitabı Quintessentially Q'nun bu yılın sonunda çıkması bekleniyor. Şimdiden okunacaklar listemde ve yine harika bir kapağı var *-*

Son olarak kitabı merak edenler için e-book çekilişimin hala devam ettiğini söyleyeyim. Çekilişe katılmak için tık!

2 yorum :

  1. Haha ben hala okuyamadım :D dur bakalım... Ama bu tür hoşuna gittiyse, kesinlikle Comfort Food ve Captive in the Dark'ı tavsiye ederim!

    YanıtlaSil
  2. Tess karakterini sevdim ben ya. Q ehh işte öyle ahım şahım sevilesi bi karakter değildi. Ama Tess tam savaşçıydı. Seviyorum öyle karakterleri ondan sanırım. Bu türde ilk ve son kitabım olsun bence =P Seriyi bitireyim yeter =D

    YanıtlaSil