27 Ağustos 2014

The Girl at Midnight - Melissa Grey





Kitap: The Girl at Midnight
Yazar: Melissa Grey
Yayıncı: -
Yayın Tarihi: Nisan 2015
Sayfa Sayısı: 368
Tür: Genç Yetişkin, Fantastik
Goodreads

Puanım:


New York sokaklarının altında saçlarının yerinde tüyleri olan ve damarlarında sihir akan eski bir ırk olan Avicen yaşar. Asırlık büyüler, onları insanlardan gizli tutar. Biri dışında. Echo, çaldığı hazineleri karaborsada satarak hayatta kalan kaçak bir yankesicidir ve Avicen kızın bildiği tek ailedir.

Echo, zeki, cesur ve bazen küstah olsa da her şeyden önemlisi sadıktır. Bu yüzden, asırlık savaş evinin sınırlarına dayandığında, Echo harekete geçme zamanının geldiğine karar verir.

Efsaneye göre bu çatışmayı sona erdirecek bir yol vardır; dünya üzerinde hiç görülmemiş bir güce sahip olduğuna inanılan efsanevi bir varlık olan Ateşkuşu’nu bulmak. Bu kolay bir görev olmayabilir, ama bir hırsız olarak yaşamak Echo’ya bir şey öğretebildiyse, o da istediklerini nasıl avlayacağı ve ele geçirebileceğidir.

Ancak bazı görevler göründüğü kadar basit değildir. Ve bu seferki tüm dünyayı ateşe de verebilir.

İkinci defa yurtdışında bile yayınlanmamış bir kitaba yorum yazıyorum. Ayhh çok heyçanlı (((o(*゚▽゚*)o))) Bu seferki harika bir kapağı ve ilginç bir konusu olan ve yurtdışında büyük bir merakla çıkması beklenen fantastik bir gençlik romanı. İşin aslı kitabın daha çıkmamış olmasından dolayı baya ayrıntılı bir yazı yazdım. Yani bol bol spoiler yiyebilirsiniz. Bu nedenle öncesinden uyarımı yapayım dedim. Sözü daha fazla uzatmadan yorumuma geçiyorum.

Ala (The Ala'nın Türkçesi nedir hiçbir fikrim yok) umut aramak için gittiği New York'daki bir halk kütüphanesinde gecenin bir vakti 7 yaşında küçük bir kızla karşılaşır. Kitaplara daldığı bir anda yankesici küçük kız Ala'nın cüzdanını kaşla göz arasında kapıverir. Ancak Ala kızın kaçmasına izin vermez. Ailesi olmayan ve kütüphanede yaşayan küçük kızla sohbet eden Ala, bu kızı büyütmeye karar verir. Ve işte her şey böyle başlar.

Bunun saçları kıldan ama idare edin :P
Aradan 10 yıl geçer. Ala ile yakın arkadaş olan ve 17 yaşına basan Echo, Avicen ırkına hayrandır ve bir insan olmasına rağmen Avicenlerin arasında büyüdüğü için Avicenler dışında hiçbir arkadaşı yoktur. Vücudunda kıl yerine kuş tüyleri olan (bir çeşit kuş insanlar diyelim) bu sihirli yaratıklar onu hala kendilerinden biri gibi görmüyor ve büyük bir kısmı aralarında bir insanın olmasından rahatsızlık duyuyordur. Bu nedenle Echo onlar için ve özellikle Ala için bir şeyler yapma isteği duyar. Derken bir gün çaldığı bir müzik kutusunda Ateşkuşu'nun haritası karşısına çıkar. Ala Ateşkuşu'nun hikayesini ona anlatıp onu bulma görevini Echo'ya verince genç kızın kaderi değişir.

Ateşkuşu her ne kadar Avicen ırkının kitaplarında yazan bir efsane olsa da Avicenlerin baş düşmanı Drakharin ırkının genç prensi Caius da bu efsaneye inanmaktadır ve yüzyıllardır (genç dediğime bakmayın adam çok yaşlı) onu arasa da bu güne kadar bulmayı başaramamıştır. En çok güvendiği adamını bunun için görevlendiren prensimizin yolu Echo ile kesişir. Caius aslında ilginç bir karakter ve hüzünlü bir hikayesi var. En büyük düşmanı Avicen ırkından güzeller güzeli Rose'a aşık olmuş prensimiz. Ancak ikilinin aşkını kıskanan Caius'un kızkardeşi Tanith kızı Avicen ajanı olmakla suçlayıp ateşe vererek öldürmüş. Zavallı Caius ilk aşkını hala unutamamış. Echo ile tanıştığında onun ilginç kişiliği Caius'u hem etkiler hem de Rose ile benzerlikleri olduğunu fark eder.

Tanith'nin Drakharin tahtını ele geçirmesiyle prensliğinden olan Caius, Echo'yu da ikna edip Ateşkuşu'nu aramaya koyulur. İkilimize iki Avicen ve bir Drakharin daha katılır. Ateşkuşu arayan kahramanlarımızı efsane hakkında başka bir gerçek beklemektedir. Ateşkuşu'nun gücünü kendi emelleri için kullanmak isteyenler ise yollarına çıkacak ve karakterlerimizi daha da birbirlerine bağlayacaktır.

Şöyle konusunu okuyunca ne kadar ilginç bir kitap dediğinize eminim. Yazarın üslubu ve kitabın kurgusu da kesinlikle çok güzel. Ancak Duman ve Kemiğin Kızı kitabını okuduysanız işler biraz değişiyor. Çünkü yazarımız Melissa Grey ne yazık ki biraz fazla özenmiş. Daha kitabın ilk cümlesinde "The Ala had gone to the library in search of hope." deyişinden süpheleniyor ve ilerki bölümlerde Echo ve Caius'un hikayelerini okudukça emin oluyorsunuz. Bu kitabın sonunu biliyorsunuz! İşte böyle güzel bir konusu olan ve masalsı anlatımı ile kendini okutan bu tatlı fantastik romanın benim açımdan sorunu buydu. Kitabın karakterlerini sevsem hatta Echo'nun Karou ile hiçbir benzerliği olmadığını düşünsem de bu iki karakterin hikayeleri çok benzer.

Vampir Akademisi ve Melez Sözleşmeleri tarzı bir olay var karşımızda. Bazılarınız bunu dert etmeyebilir. Bazılarınız ise Duman ve Kemiğin Kızı'nı daha okumadığı için bu kitaba bayılabilir. Ancak ben en sevdiğim serilerden birinin özentisini görmekten pek hoşnut olmadım. Her şeye rağmen kitabın devamını merak ettiğim için (ikincide değişir umuduyla) seriye devam edeceğim. Ülkemizde hangi yayınevi kitabın haklarını alır bilmiyorum ama birden çok ilgilenen olduğunu duymuştum. Yani kitabı Türkçe olarak okuma şansınız çok yüksek.

4 yorum :

  1. Duman ve Kemiğin Kızı'na benziyorsa sonunu baştan biliyor olacağız yani. Niye bu kadar fazla özeniyorlar ki. Zaten hali hazırda çok iyi bir örneği var. Lades kemiği gibi bir şey de yoktur umarım. ben merak ediyordum bu kitabı bee umutlarım suya düştü. Neyse yine de okurum T_T

    YanıtlaSil
  2. Ana karakterlerin arasındaki ilişki DvKK ile çok benzer. Kızın Karuo'nunkine benzer bir geçmişi var gibi gerçi oraları biraz değişmiş yazar ama yine aynı yere çıkıyoruz bea XD

    YanıtlaSil
  3. Offf sürpriz şeyisi kalktı gitti yani. Neyse yine de okuyacağım. Sonra videosunu çekerim *-*

    YanıtlaSil
  4. Kitabın kapağına aşık olabiliyor muyuz? Böyle güzel kapaklar içimi ısıtıyor yahu!

    YanıtlaSil