7 Şubat 2016

[Blog Tur] Cadı Avcısı - Virginia Boecker | Bunları Biliyor Musunuz?

En büyük düşmanınız dövüştüğünüz şey değil, korktuğunuz şeydir.

Kitap: Cadı Avcısı
Orijinal Adı: The Witch Hunter
Yazar: Virginia Boecker
Yayıncı: Yabancı Yayınları
Çeviri: Onur Özkan
Yayın Tarihi: Ocak 2016 
Sayfa Sayısı: 400
Seri Adı: The Witch Hunter #1
Tür: Genç Yetişkin, Fantastik, Tarihi Kurgu

Puanım:
 

Elizabeth Grey kraliyetin sahip olduğu en iyi cadı avcılarından biriydi; büyücülüğü yok etmeye ve adaletin uygulayıcısı olmaya kendini adamıştı. Fakat inanılmayacak bir şekilde büyücülükle suçlandığında, sadakatinin hiçbir anlamı kalmamış ve tutuklanarak, yakılmasına karar verilmişti.

Sonunun geldiğini düşünen Elizabeth'in kurtuluş umudu hiç beklemediği birisinden gelmişti: Nicholas Perevil, krallıktaki en güçlü ve en tehlikeli büyücü, aynı zamanda onun en büyük düşmanıydı. Nicholas, onu yakılmaktan kurtaracaktı ama tek bir şartla: Elizabeth, Nicholas'ın üzerindeki ölümcül laneti kaldırmalıydı.

Esas sorun ise ne Nicholas'ın ne de yanındakilerin Elizabeth'in kim olduğunu bilmemeleriydi ve eğer onun bir cadı avcısı olduğunu öğrenirlerse yakılmak Elizabeth'in başına gelebilecek en korkunç şey olmayacaktı. Elizabeth kendisini bir anda cadıların, hayaletlerin, korsanların ve fazlasıyla yakışıklı bir şifacının büyülü dünyasında bulmuş ve aslında neyin yanlış, kimin dost kimin düşman olduğunu bilmediğini fark etmeye başlamıştı.

Cadı Avcısı, Orta Çağ İngilteresinde geçen, sihrin aksiyonla harmanlandığı bir tarihi fantastik roman. Son zamanlarda çıkan fantastik genç yetişkin romanları düşünülürse özgün denebilecek konusu ve sürükleyici bir anlatımı var. Tarihi fantastik en sevdiğim türlerden biri olmasına rağmen uzun zamandır bu türde kitap okuma fırsatı bulamamıştım. Bu nedenle midir bilinmez, kitabı severek okudum.

Ömrünü adadığı ülkenin krallığı tarafından ihanete uğrayıp ölüme mahkum edilen karakterimiz, düşman bellediği ve hepsini yakalamaya ant içtiği büyücüler tarafından kurtarılıyor. Ailesini büyücülerin başlattığına inandığı bir salgında kaybeden Elizabeth, tüm büyücülerin kötü olduğuna inanmış ama bu insanları tanıdıkça gerçeğin sandığı gibi olmadığını görüyor. Onlar da en az kendisi kadar acı çekmiş, sevdiklerini kaybetmiş. En kötüsü de Elizabeth'in bu insanların sevdiklerini öldüren cadı avcılarından biri olması. Düşmanlığın yerini pişmanlık ve empati alıyor. Sanırım kitapta en sevdiğim kısım bu ironik durumdu. 

"Beni kurtaran büyücüye, iyileştiren şifacı çocuğa, yıkayan kıza, arkadaş sayan soytarıya bir şekilde borçluydum ama buna rağmen düşmanımdılar. Bana insaniyet göstermişlerdi ama buna rağmen onları öldürmeye hazırdım."
Elizabeth | Sayfa 93

Kitabın konusunu her ne kadar sevsem ve heyecanla okusam da karakterleri aynı derecede sevemedim. Elizabeth'in yanlış kararları ve sözde krallığın en iyi cadı avcılarından olmasına rağmen amatör hareketlerde bulunması kitabın en sinir bozucu yanlarından. Ama tek sorunlu karakter Elizabeth değil. Hani genç yetişkin kitaplarında ana karakterin karşısına çıkan ve okurun kalbini çalan yakışıklı erkek(ler) olur ya. Kız hangisini seçecek merak eder, illaki ikinci erkek sendromu yaşarsınız. Yazar bu konuda sınıfta kalmış bana göre. Çünkü ne şifacı John ne soytarı George ne de cadı avcısı Caleb beni heyecanlandırabildi. Ya yoksa yaşlanıyor muyum :/ Sanırım kitapta sevdiğim tek karakter Fifer'dı. Huysuzluklarına rağmen çok şirin geldi bana *-*

Yazarın ilk kitabı olduğu düşünülürse anlatım gayet güzel, hikaye tüm gün ara vermeden okunacak kadar sürükleyici ama kitabın sonunda yazarın acemiliği ciddi anlamda kendini gösteriyor. Puan kırma sebebim tam olarak bu. Kitabın sonunda yaşanan bazı olaylar öylesine kötü anlatılıyor ki neler döndüğünü anlamakta zorlandım. Zaten neler olup bittiği netlik kazandığında da fazlasıyla oldu bittiye getirilmiş, mantıksız olayların olduğu bir son çıktı karşıma. Yoksa 5 bile verebilirdim, o kadar sevdim.

Yorumumda kitabın baskısından bahsetmezsem lanetlenirim herhalde :P Yayıncılığa getirdiği yenilikler ile kısa zamanda Türkiye'nin en iyilerinden biri olan Yabancı Yayınları'na ve farklı fikirlere her zaman açık oluşu ve asla egolarına yenilmeyişi ile bana göre Türkiye'nin en iyi yayın koordinatörü olan biricik dostum Tuğçe Nida Sevin'e böyle güzel bir baskıyla bu kitabı yurt dışındakilerden bile daha iyi bir şekilde Türk okuruyla buluşturduğu için teşekkürler. Tüm zorluklara rağmen yılmadın ve bu baskı için savaşmaya devam ettin. Sen bir tanesin <3 Ayrıca kitabın çevirmeni Onur Özkan'a da bu güzel çeviri için teşekkürler! Umuyorum askerden dönünce devam kitabını da sen çevirirsin :D

Cadı Avcısı, aynı adı taşıyan iki kitaplık serinin ilk kitabı. İkinci kitap The King Slayer, 14 Haziran 2016'da yurt dışında yayımlanacak. Serinin bir de The Healer adında kısacık bir novellası var. Yabancı Yayınları serinin devamını çıkarırken önüne şu novellayı da eklese hoş olur aslında.


Bunları Biliyor Musunuz?

  • Virginia Boecker kitap yazmadan önce yayıncılık sektöründe çalışmış.
  • Yazarımız tam bir Orta Çağ İngilteresi hayranı. Kitabın 16. yy İngilteresinde geçme sebebi de bu tutkusu. Zaten Nicholas Perevil karakterini yazarken de Kraliçe I. Elizabeth döneminde büyücülükle suçlanan John Dee'den esinlenmiş.
  • Eğer bir cadı olsa uzmanlık alanı temizleme, düzenleme ve güzelleştirme olurmuş.
  • Kitabın adı için aklında en başından beri "Cadı Avcısı" ve "On Üçüncü Tablet" isimleri varmış. Yayınlanacağı sırada iki alternatif isim daha düşünmüşler ama en sonunda "Cadı Avcısı"nda karar kılmışlar.
  • Kitabın ilk taslağının korkunç olduğunu düşünüyormuş.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder